Atatürkçü subaylara kumpasın perde arkası: Teğmenin ifadesi ortaya çıktı
Atatürkçü subaylara kumpas kurulduğunu ilk Odatv yazdı… Tuzla Piyade Okulu’ndaki bir grup subayın 10 Kasım Atatürk’ü anma töreninde Atatürk rozeti takmayı reddetmesiyle başlayan kriz, Yeni Şafak’ın yaptığı “Teğmen cuntası” haberiyle FETÖ kumpaslarını andırdı.
Tuzla Piyade Okulu’nda Atatürk rozeti takmayı reddeden ve sonradan cemaat sohbetlerine katıldığı ortaya çıkan teğmenle onu uyardığı için okuldan uzaklaştırılan teğmenin konuşması ortaya çıktı.
Ayrıca, Odatv, söz konusu cemaat toplantısının yapıldığı evin görüntüsüne ulaştı. Bu görüntülerin haklarında idari işlem yapılan subaylar tarafından soruşturma dosyasına teslim edildiği belirtildi.
İLGİLİ HABER:
TEĞMENİN İFADESİ ORTAYA ÇIKTI
Tuzla Piyade Okulu’ndaki arbedeyle ilgili olarak yeni bir gelişme yaşandı.
Atatürk’ü savunduğu için açığa alınan teğmenin ifadesi ortaya çıktı.
Gazeteci yazar Aytunç Erkin, o ifadeyi bugünkü köşesinde yayımladı.
Erkin’in yazısı şu şekilde:
“Hatta Allah dedikleri için müsamaha gösterdik. Dedik ki ‘Bir ortak yanımız var.’ Ama inanın bana aynı menzile giden farklı yollardan biri olarak gördüğümüz bu yapının aslında bambaşka niyetlerin, sinsi hesapların aleti, aracı, örtüsü olduğunu uzun süre görmedik, göremedik…” Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 4 Ağustos 2016’da Olağanüstü Din Şurası’nda, Fetullahçıları böyle anlatmış ve özeleştiri yapmıştı. Neden bu hatırlatmayla başladım?
Anlatayım.
Türkiye haftalardır Tuzla Piyade Okulu’nda yaşanan “Atatürk fotoğrafını takmayan teğmenleri” tartışıyor.
Özetle:
10 Kasım günü bir teğmen iğnesi olmadığı gerekçesiyle yakasına Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafını takmıyor, bu bir gerginliğe neden oluyor. Daha sonra birlik komutanı yüzbaşı, teğmene iğne veriyor ve Atatürk’ün fotoğrafının yakaya takılmasını sağlıyor. Fakat olay orada bitmiyor. 13 Kasım günü, arkadaşının Atatürk’ün fotoğrafını yakasına takmak istememesinden rahatsız olan bir teğmen, diğer teğmenin odasının kapısına Atatürk’ün bir posterini asıyor. O fotoğraf diğer teğmen tarafından indiriliyor. Bunun üzerine diğer öğrenci arkadaşlarıyla beraber söz konusu teğmenin odasının önüne gidiyor. Aralarında çıkan arbede büyüyor. Atatürk fotoğrafını takmayan teğmen, hastaneye gidip darp raporu istiyor ama doktor “darp yok” raporu veriyor. Bunun üzerine savcılığa gidip, suç duyurusunda bulunuyor.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler geçen hafta gazetecilerle buluşmasında anlattı:
“Tuzla Piyade Okulu’ndaki olay, 10 Kasım’da meydana gelen bir hadise. Bir tane öğrenci subayımız, yakasına takması gereken fotoğrafı takmıyor ve ‘toplu iğnem yok onun için takamadım’ gibi bir gerekçe ortaya sürüyor. Ona tepki gösteren başka öğrencilerle aralarında tartışma yaşanıyor. Bu olay sonucu hepsi geçici olarak görevden uzaklaştırıldı. Bu olayla ilgili mahkeme ve Yüksek Disiplin Kurulunda verilecek kararları duyuracağız. Sorumlu görülen yöneticiler de görevden uzaklaştırıldı. Bu aşamada olayı yanlış yerlere götürecek yorumlardan kaçınmalı ve adli sürecin sonuçlanması beklenmelidir.”
Yeni Şafak Gazetesi ise 14 Aralık’ta manşetine taşıdığı haberde ‘teğmen cuntası’ başlığını kullandı ve Tuzla Piyade Okulu’nda dindar öğrenci subayların fişlendiğini iddia etti.
“Herhangi bir tehdit veya darp yok”
Dün…
Milli Savunma Bakanlığı bir açıklama yaptı.
Bakanlık özetle dedi ki:
“Askerliğin temeli disiplindir. Önceliği müesses disiplini muhafaza etmek olan Cumhuriyetimizin kurucusu ve ebedi başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, sonsuzluğa uğurlanışının 85’inci yıl dönümünde Piyade Okul Komutanlığında vuku bulan hadiseye ilişkin, disipline aykırı her olay ve durumda olduğu gibi, adli soruşturmaya ilave olarak derhal idari soruşturma başlatılmıştır. İlgili mevzuat çerçevesinde milli anma ve kutlama günleri, tören ve bayramlarda günün anlam ve önemine uygun şekilde davranmak disiplinin bir gereğidir. Mevzuata uygun davranmamak nasıl disiplinsizlik ise buna karşı görev, yetki ve sorumluluğu dışında suç teşkil edecek nitelikte müdahale etmek ya da davranışta bulunmak da disiplinsizliktir.” Olayda ismi geçen personelle ilgili “Geçici Görevden Uzaklaştırma Kararı alınmıştır” diye de belirtildi.
Önümde 13 Kasım günü yaşanan olayla ilgili bir teğmenin ifadesi var.
İfade 15 Kasım’da alınmış ve o teğmene yöneltilen suçlama şu:
“Kasten yaralama, tehdit, hakaret, kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirmek.”
Teğmen özetle diyor ki:
“… 13 Kasım 2023 tarihinde 405 numaralı odada bir kalabalık vardı. Ben de olayı yatıştırmak hem de ne olduğunu öğrenmek maksadıyla içeriye giriş yaptım. Girdiğim esnada bir tartışma mevcuttu. Sesler yükselmişti. Ben de arkadaşlara sakinleşmelerini söyledim. Daha sonra P. Teğmen M.F.Ş. ile muhatap oldum. Kendisine Atatürk fotoğrafının nerede olduğunu sordum ve kendisi de bana onu söktüğünü söyledi.”
Teğmen bir kez daha “fotoğraf nerede?” diye sorunca diğer teğmen, “Cebimde” yanıtını veriyor ve cebinden çıkarıp veriyor.
Teğmen ifadesine şöyle devam ediyor:
“Cebinden çıkardığında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafı buruşmuş vaziyetteydi. Ben de bu fotoğraf neden bu halde diye tepkimi göstererek sordum. ‘Cebime koymuştum, buruşmuş’ dedi. Ben de bu fotoğrafın pantolon cebine değil göğüs cebine düzgün bir vaziyette konulması gerektiğini söyledim.”
Sonrasında aralarında itiş kakış yaşanıyor.
İfadeyi veren teğmen ekliyor:
“Herhangi bir tehdit, hakaret ve darp olmamıştır. Daha sonra odada bulunan arkadaşların sakinleşmelerini sağlayarak koğuşun boşalmasını söyledim.”
Zaten “darp edildim” diyen teğmen de hastaneye gidiyor ve “Darp yoktur” raporu kendisine veriliyor.
İfadenin bam teli!
Burada “darp ettiği” iddia edilen teğmenin ifadesindeki çarpıcı detayı da sizlerle paylaşmakta fayda var. O teğmene “Yukarıda bahsi geçen konu hakkında eklemek istediğiniz herhangi bir husus var mı?” diye soruluyor. Yanıtı okuyalım:
“Bu arkadaşların bizim Harp Okulu sefahatimizden itibaren kim ve ne olduklarını, maksatlarını, Cumhuriyet ve Atatürk karşıtı olduğunu bildirmemize rağmen herhangi bir işlem yapılmamıştır. Bu şahıslar şu anda da Cumhuriyet karşıtı olduklarını ve Atatürk’e saygı duymadıklarını alenen beyan edecek kadar cüretkar vaziyette aramızda dolaşmaktadırlar.”
İfadenin bam teli burası!
O teğmen mealen, “Harp Okulu’ndan bu yana Atatürk karşıtı isimleri üstlerimize bildirdik” diyen teğmen aslında olayın 10 Kasım’da “Atatürk’ün fotoğrafını takmamaktan” ibaret olmadığını, ikinci ve üçüncü sınıftayken de böyle bir yapılanmanın olduğunu üstlerine bildirdiklerini ifade ediyor.
SONUÇ: Burada Milli Savunma Bakanlığı, olayı sadece 10 ve 13 Kasım’da yaşananlar üzerinden, sadece disiplin üzerinden mi soruşturacak yoksa “TSK’da FETÖvari bir yapılanma olup olmadığını mı” araştıracak?”