Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: ADEM KARABAYIR
Türk edebiyatının önemli isimlerinden Sabahattin Ali’nin yaşamını anlatan “Başın Öne Eğilmesin” tiyatro oyunu, ilk gösterimini İstanbul’daki Sadri Alışık Kültür Merkezi’nde yaptı. Yazan ve oynayan Hafız Sengir, “Tabii yazarken, okurken tekrar ede ede ben oyunu aslında hazmettim. Her karesini, her sayfasını, her anını yaşayarak, hissederek çalıştım” dedi.
Faili meçhul bir cinayetle 2 Nisan 1948’de Bulgaristan sınırını geçmek isterken yaşamını yitiren yazar ve şair Sabahattin Ali’nin yaşamını anlatan “Başın Öne Eğilmesin” tiyatro oyunu sahneye konuldu. Yönetmenliğini Cihan Şan’ın yaptığı oyunu Hafız Sengir kaleme aldı ve oynadı. Tek kişilik ve tek perdelik oyunun ilk gösterimi, İstanbul’un Beyoğlu ilçesindeki Sadri Alışık Kültür Merkezi’nde dün akşam yapıldı.
“KISACIK YAŞAMA BUNCA ESER SIĞDIRMIŞ OLMASI BENİ YAZMAYA TEŞVİK ETTİ”
İlk gösterim öncesinde Hafız Sengir, oyuna ilişkin ANKA Haber Ajansı’na konuştu. Sabahattin Ali’nin Türk edebiyatı tarihinde çok önemli yeri olan bir aydın ve yazar olduğunu vurgulayan Sengir, şunları dile getirdi:
“Çok erken yaşta kaybettiğimiz bir yazar. Karanlık bir şekilde 41 yaşında öldürülmüş olması ve o kısacık yaşama bunca eser sığdırmış olması; roman, hikayeler, çeviriler, Sabahattin Ali’nin oyununu yazmaya beni teşvik etti. Aynı zamanda ben yurt dışını ve ülkeyi de sık sık gezen biriyim. Bunu turnelere götürebileceğimiz minimal bir oyun yapmaya çalıştık. Tek perde, tek kişilik bir oyun. Bir saatlik bu oyunda Sabahattin Ali’nin kendi geçmişini, biyografisini, eserlerini ve ölümüne giden süreci kendi ağzından izlediğimiz bir oyun. Mesela İçimizdeki Şeytan, ki edebiyat tarihimizdeki en güçlü romanlardan biri olarak kabul ediliyor, Kürt Mantolu Madonna… ‘Aldırma Gönül Aldırma’, ‘Leylim Ley’, ‘Böyleymiş Kara Yazımız’ gibi şiirleri oyunda, biyografisine denk gelecek şekilde koymaya çalıştık. Aynı zamanda kendi biyografisinde, yaşamında çok önemli bir yere sahip olan Markopaşa ve sürecini, Aziz Nesin’le ve Rıfat Ilgaz’la olan ilişkisini irdeledik ve o dönemden biraz bahsettik.”
“AYDINLARIMIZIN ÖDEDİĞİ BEDELLERİ OYUNDA GÖRECEĞİZ”
Oyunu sahneye koymaktan memnuniyetini de dile getiren Sengir, şunları söyledi:
“Ben oyunu her okuduğumda, her oynadığımda inanın bazı bölümlerde ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. Yani bunu dramatik bir oyun yapalım diye koymadık. Gerçekten hikayesinin kendisi böyle. Yani bu kadar güçlü, bu kadar önemli, batılı standartlarda önemli bir aydın, ki ben Sabahattin Ali’yi gerçekten Türkiye’de batılı manada sayabileceğim birkaç aydından biri olarak görüyorum; yazdığı eserler, yaptığı işler, duruşu, tavrı, toplumsal düşüncesi ve tavrıyla. Bu nedenle seyirci hem onunla empati kuracak, o yaşadığı döneme birazcık ışık tutmuş olacağız bu oyunla hem de aslında biraz da makus tarihimiz, aydınlarımızın, yazarlarımızın, toplumdan önde gidenlerin ve toplumu aydınlatmaya çalışanların yaşadığı sıkıntıları, ödediği bedelleri oyunda görmüş olacağız. Aslında bu oyun cidden uzun bir zamandır hazırlanan bir oyun. Çünkü oyunu ben çok önceden planlamıştım. Bundan yaklaşık 4 yıl önce, pandemiye girmeden önceki süreçle başladım. Sabahattin Ali külliyatını tamamen elden geçirdim. Okuduklarımı neredeyse tekrar okudum. Onunla ilgili yazılmış olan kitaplar, eleştiriler ve onlar üzerinden oyunu ben 2020 yılında tamamladım. Pandemi araya girince birazcık gecikti aslında. Daha önce sahneye koymayı düşündüğüm bir oyundu. Tabii yazarken, okurken tekrar ede ede ben oyunu aslında hazmettim. Her karesini, her sayfasını, her anını yaşayarak, hissederek çalıştım ama son 1-1,5 ay buçuk ay daha yoğun provalarla geçti. Oyunu biraz farklı yerlere de uzak mekanlara da götürmeyi planladığımız için elimizden geldiğince minimal bir dekor, kostüm ve ekiple yapmaya çalışacağız.”
“İLK OYUNUN HEYECANI BAŞKA”
Hafız Sengir, ilk oyunun heyecanını da şöyle anlattı:
“Bu (dün) gece sabaha kadar uyumadık desek yeridir. Gerçekten ilk oyunun heyecanı bir başka. Aslında çokça oyuna çıkmış bir oyuncuyum. Daha önce birçok oyunda oynama şansı buldum. Kurumumuz, ilk oyunumuzu oynadığımız Sadri Alışık bünyesinde ve özel olarak farklı tiyatrolarda oynama şansı buldum. Tabii ki tiyatronun en önemli, en güzel tarafı bu. Kaç kere oynarsan oyna, ne zaman ne kadar yaparsan yap, sahneye çıktığı zaman, hele ki ilk oyunsa, prömiyerse büyük bir heyecan ve aynı zamanda gurur duyuyoruz. Oyun 3 Şubat’ta Köln’de oynanacak, o kesinleşti. Sonrasında da Stuttgart için şu an salonla ilgili tarih ayarlanmaya çalışılıyor. Oraya da gideceğiz. Onun dışında Avrupa’ya, birçok yere götürmeyi planlıyoruz. Türkiye’de de İzmir, Antalya, Ankara, Adana, Mersin gibi şehirlerimize bunu taşıyacağız. İstanbul’da da çeşitli kurum ve kuruluşlar, belediyeler bünyesinde oyun oynamaya çalışacağız.”